Hâce Ubeydullâh el-Ahrâr (K.S)

Silsile-i Sâdât’ın on sekizinci halkası olan Hâce Ubeydullâh Ahrâr (k.s.) Hazretlerinin babası Hâce Muhammed, dedesi ise Hâce Şihâbüddîn’dir. Asıl ismi Nâsıruddîn Ubeydullâh Ahrâr Şâşî Semerkandî’dir. Ubeydullâh Hazretleri 806 senesi Ramazân ayında (M. 1404) Taşkend’in Bâğistân köyünde doğdu. Şeyh Omer Bâğistânî (k.s.) annesi tarafından dedesi olup neseb-i şerifleri on altı vâsıta ile Abdullâh bin Ömer bin Hattâb’a (r.anhümâ) ulaşır.

Hâce Ubeydullâh Hazretlerinin amcazâdeleri şöyle anlatır: “Ubeydullâh Hazretleri doğdukdan sonra vâlideleri nifasından temizlenip gusledinceye kadar annesinin memesini kabul etmemiş, kırk gün süt emmemişlerdir.

Mübârek Sözlerinden

“Kişinin kıymeti, bu tâifeyi (Nakşibendî büyüklerini) anladığı kadardır.”

“Râbıta ehline buʻd-ı sûrî (maddî uzaklık), kurb-ı ma’nevîye (mânevî yakınlığa) mâni değildir.”

“Kâmil ve mükemmil bir zâttan bir amel öğrenip, onu terk etmeden devam eden kimse, bu amel vesilesiyle yüksek manevi derecelere kavuşur.”

“İnsanlar kemâle ulaşmanın “ene’l-hak” demekte olduğunu düşünürler. Asıl kemâle ulaşmak, dilinden “ene (ben)” kelimesini kaldırıp hiç kullanmamaktır.”

Vefâtı ve Kabr-i Şerifleri

Ubeydullâh Ahrâr Hazretleri, 895 (M. 1490) senesi, Rebîülevvel ayının son günlerinde Kemânkerân’da âhirete irtihâl ettiler. Ömrü 89 sene olduğu gibi âhir ömründeki hastalık müddeti de 89 gündür.

Sultan Ahmed Mirzâ, Ubeydullâh Hazretlerinin hastalığının arttığını duyunca Cuma sabahı bütün devlet erkânı ile yola çıkmış ve akşam vakti Kemânkerân’a ulaşarak Ubeydullâh Ahrâr Hazetleri’ni son kez görmüştür. Vefât ettiği gecenin sabahı Ubeydullâh Hazretlerinin naʻşını Semerkand’a getirtmiştir. Teçhiz ve tekfini burada yapılarak cenaze namazı kılınmış ve mübarek naʻşı Kefşir mahallesine defnedilmiştir. Kabr-i şerifleri Semerkand’dadır.