Selmânu’l-Fârisî (R.A)

Silsile-i Sâdât’ın ikinci halkası olan Selmân-ı Fârisî (r.a.), Ashâb-ı Kirâm’ın büyüklerinden ve meşhurlarındandır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sohbetleri şerefiyle en yüksek kemal mertebesine kavuşmuştur. Hz. Ebû Bekir’e (r.a.) husûsi bir nisbeti vardır.

Ashâb-ı Kirâm arasında en hayırlı, en zâhid, en faziletli ve Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) en yakın olanlardandı. Hz. Âişe (r.anhâ) “Selmân (r.a.) geceleri Resûlüllâh’ın (s.a.v.) sohbetinde bulunurdu. Geceleri biz hanımlarından daha fazla Resûlüllâh’ın (s.a.v.) sohbetinde bulunurdu.” demiştir.

Aslen İranlı olup İsfehân yakınındaki Cey kasabasındandır. Gençliğinde Mecûsî iken, Hıristiyan râhipleri ile tanışıp Hıristiyan oldu. Nihâyet Medine’ye gelip Müslüman oldu ve Ehl-i Beyt’ten sayıldı. Müslüman olmadan önceki ismi Mâbeh idi. Müslüman olunca Peygamberimiz (s.a.v.) ona “Selmân” ismini verdiler, Ebu’d-Derdâ (r.a.) ile kardeş yaptılar.

Selmân-ı Fârisî Hazretlerinin bulunduğu bir mecliste herkes nesebini söylemiş sıra Selmân-ı Fârisî Hazretlerine gelince o da Selmân İbnü’l-İslâm diye cevap vermiş ve ondan sonra Selmân ibnü’l-İslâm diye anılmıştır. Resûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz tarafından kendisine “Selmânü’l-Hayr (Hayırlı Selmân)” lâkabı bahşedilmiştir. Künyesi “Ebû Abdullah’tır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) mübarek saçlarını tıraş ettikleri için berberlerin pîri sayılmıştır.

Mübârek Sözlerinden

“Beni üç şey çok güldürmüş, üç şey de çok ağlatmıştır:

Ölüm kendisini istediği halde dünyayı arzulayana, kendisi unutulmamış (hesaba çekilecek olan) gâfile ve Rabb’ini gadablandırdığını ya da râzı ettiğini bilmeden kahkaha ile gülene gülmüşümdür. Üç şeye de ağlamışımdır:

Resûlüllâh’dan (s.a.v.) ve Ashâb’ından ayrı kalmaya, kabirden kalktığım zamanki korkuya ve cennete veya cehenneme gideceğimi bilmeden Rabb’imin huzûrunda beklemeye.”

Vefâtı ve Kabr-i Şerifleri

Selmân-ı Fârisî (r.a.) Hazretleri uzun ömür yaşayanlardandır. Hz. Osman’ın (r.a.) halifeliği devrinde hastalanmış, Hicretin 33. (M.654) senesinde iki yüz elli yaşında Medâin’de âhirete irtihâl etmişlerdir.

Osmanlılar devrinde büyük ehemmiyet verilen Selmân-ı Fârisî Hazretlerinin türbesi Dördüncü Murad Han tarafından yeniden yaptırılmıştır. Bu türbenin etrafında zamanla oluşan kasaba da Selmân-ı Pâk diye anılmıştır.

Kabr-i şerifleri, bugün Irak’ta Bağdad’ın yakınında bulunan Medâin’dedir. Kabrinin yanında Ashâb-ı Kirâm’dan Huzeyfetü’bnü’l-Yemân’ın (r.a.) kabri vardır.