Herkes İçin Peygamber Efendimiz'in Hayatı

38 Ahmed Cevdet Paşa Her ne kadar çalışıp çabaladıysa da yukarı çıkamadılar ve Resûl-i Ekrem’in duâsının tesîriyle artık harb ve fitne tûfânı sona erdi. Müşrikler bu derece gâlip gelmiş iken Cenâb-ı Hak onların kalblerine korku verdi. Harpten tamamen vazgeçtiler ve Mekke yolunu tutup gittiler. Bu muhârebede müşriklerin ölüsü yirmi ile otuz kişi arasın- da, şehîdler ise yetmiş kişi idi. Bundan başka Müslümanların bir hayli yaralıları da vardı. Bu yetmiş şehîdin yalnız beş altısı muhâcirlerden olup, kalanları Ensârdandı. Resûlullâh Efendimiz, şehîdleri defnettikten sonra mübârek yüzü yaralı ve kalbi mahzûn olarak Ashâb-ı Kirâmıyla beraber Uhud’dan kalkıp Medine’ye geldi. Bu mağlubiyet Müslümanlar hakkında büyük bir bela ve mu- sibet olup İslâm askerlerine Allâh tarafından mânevi bir terbiye idi. İslâm dininin dost ve düşmanı anlaşıldı ve gerçek Müslüman olanlar seçildi. Hamrâü’l-Esed Seferi Kureyş ordusu Uhud’dan dönüp giderken, hazır gâlip olmuşken Müslümanları kökten mahvedelim, demişler ve tekrar Medine üze- rine gelmeye karar vermişlerdi. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) bu haberi alınca Hz. Ebu Bekir ve Ömer’le istişare ederekMüslümanların zayıf düşmediğini göstermek ve düş- mana gözdağı vermek üzere arkalarına düşmeyi uygun gördüler. Resûl-i Ekrem sancak-ı şerîfi Ali bin Ebû Tâlib radıyallâhü anh Hazretleri’ne verdi. Kendisi de yaralı olduğu halde atına bindi ve altı yüz otuz kadar Uhud gâzîsiyle Medine’den çıkıp Hamrâü’l-Esed adlı mevkide ordugâh kurdu. Bunu haber alan Ebû Süfyân’ın kalbine korku düştü. Hemen or- dularını kaldırıp alelacele Mekke’ye gittiler.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=